-- Diriliş Postası, Sağlıklı Bir Ümmet Olmak

STK’LARIMIZDA SAĞLAM BİR KURUM YAPISI VE KÜLTÜRÜ OLUŞTURABİLMEK

Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page

Son yirmi yılda İslami STK’ların yapısında yaşanan önemli değişimleri konu edinen üç yıllık alan araştırmasını tamamlayan İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği, STK’ların yönetim, kurumsallaşma ve süreklilik sorunlarına çözüm üretmek amacıyla kurduğu Kurumsal Yönetim Akademisi’nin (KYA) ilk çalışmasını kamuoyuyla paylaştı.

Çevre ve Kaynaklardaki Değişimi Bilinçli Yönetebilmek

Araştırma raporunu Şubat 2018 ayı başında basarak medya kuruluşları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla paylaşan KYA, ulaşılan sonuçları tartıştığı bir de toplantı düzenledi. 3 Mart 2018 tarihinde İLKE Derneği Teras Salonu’nda düzenlenen toplantıda “Türkiye’de İslami STK’ların Kurumsal Yapı ve Faaliyetlerinin Değişimi” başlıklı araştırma raporunun sunumunu gerçekleştiren Doç. Dr. Lütfi Sunar, son yirmi yılda İslami STK’ların yapı ve faaliyetlerinde yaşanan değişimi ele alan araştırmanın, önde gelen 30 İslami STK’dan 40 kıdemli yönetici ile yapılan derinlemesine görüşmeler, vaka analizleri ve doküman incelemelerine dayanarak hazırlandığını ifade etti. İslami STK’lardaki değişimin temel itici faktörünün çevre ve kaynaklardaki değişim olduğunu vurgulayan Sunar, son on yılda İslami sivil aktörlerin devletle gittikçe daha yakın ilişki ve iş birliğine gittiğini ifade etti. Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Sunar sunumunda şu hususları vurguladı:

En temel yönetim meselelerinden birisi “büyüme ve değişim sürecini yönetmek” olan İslami STK’ların; gayelerine odaklanma, gayelerini tüm profesyonel ve gönüllü çalışanlarıyla paylaşabilme, yeni zemine göre stratejik tercihlerde bulunma, etkin işleyen bir organizasyon yapısı oluşturma, nitelikli profesyonel ve gönüllü istihdamı yapabilme ve süreklilik gösteren finansal kaynaklara ihtiyacı bulunmaktadır. Daha da önemlisi tüm bunları gönüllülük ruhunu kaybetmeden etkin işleyen bir kurumsal yapı ve kurum kültürü oluşturarak yapmaları gerektiğidir.

Gönüllülük Temelinde İşleyen Bir Kurum Yapısı ve Kültürü Oluşturabilmek

“Türkiye’de İslami STK’ların Kurumsal Yapı ve Faaliyetlerinin Değişimi” başlıklı araştırma raporunun ulaştığı sonuçları özetle iktibas ederek özellikle STK yöneticileri ile gönüllülerin dikkatlerini rapora çekmekte yarar görüyorum:

“İslami STK’lar son yirmi yılda hem ciddi değişimler geçirmiş hem de gittikçe daha fazla görünür ve tartışılır olmaya başlamıştır. 28 Şubat postmodern müdahalesi ile başlayan ve 15 Temmuz Darbe Girişimi ile kapanan bu dönem İslami STK’lar açısından büyük dönüşümlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. İslami STK’ların devlet açısından dönemin başındaki tehlikeli konumları dönemin sonunda gerekli konuma evrilmiştir. Bir başka ifadeyle İslami STK’ların devlet tarafından takip edilme ve bastırılmaları, desteklenme ve teşvik edilme süreçleri ile yer değiştirmiştir.

İslami STK’ların kurumsal yapı ve faaliyetlerindeki değişimi örgütsel değişim perspektifinden ele alan bu araştırmanın en önemli tespiti, İslami STK’lardaki değişimin temel itici faktörünün kaynaklardaki değişim olduğudur.

1980’lerde başlayan liberalizasyon ile oluşan sosyo-ekonomik değişimler 2000 sonrasında hızlanarak devam etmiştir. 28 Şubat sürecinin baskıcı ve anti-demokratik uygulamaları İslami STK’ların içe kapanmasına; yapı ve faaliyetlerinde ciddi kırılmalar yaşamalarına neden olmuştur. Doksanlarda duraklayan liberalleşme ve küresel entegrasyon 2000’lerde bir taraftan IMF denetiminde uygulanan ekonomi politikaları diğer taraftan da Avrupa Birliği adaylık süreci ile şekillenen siyasi ve hukuki değişimlerle yeniden hızlanmıştır. Bu değişimler İslami STK’ların yeniden kamusallaşmasına zemin hazırlayan önemli etkenler arasındadır. Bu süreç İslami STK’lar için kurumsallaşma yönünde örgütsel değişim dönemidir.

Kurumsallaşma çerçevesinde yaşanan örgütsel değişimler kısaca şu şekilde özetlenebilir:

  1. Geleneksel enformel cemaat yapılarından formelleşmiş yapılara doğru bir geçiş yaşanmıştır. 2000 sonrası dönemde geleneksel pek çok İslami grubun kurumsallaşmaya başladığını görebiliriz. Bu kurumsallaşma ağırlıklı olarak bu grupların kendilerini bir kurumsal yapı üzerinden topluma aksettirmeleri ile yaşanmaktadır. Yeni tip İslami kuruluşların ortaya çıkması, yeni medya ve iletişim kaynaklarını kullanarak hızlı bir biçimde başarıya ulaşması da geleneksel aktörlerin bu kurumsallaşma biçimlerini taklit etmelerine ve neticesinde bütün bir İslami sivil alanın dönüşümüne yol açmıştır.
  2. İçe dönük bilinçlendirme faaliyetlerinden dışa dönük bilgilendirme faaliyetlerine doğru bir geçiş söz konusudur. Araştırmamızda görüştüğümüz İslami kuruluşların hemen hemen tamamı en temelde ortaya çıkış maksatlarını ve misyonlarını toplumda kaybolan/kaybettirilen İslami bilincin yenilenmesi olarak ortaya koymaktadırlar. Ancak bu kuruluşların temel faaliyet alanlarına ve bu faaliyetlerin içeriklerine baktığımızda toplumu İslami yönden bilinçlendirmeye yönelik faaliyetlerin azaldığını ve gittikçe muhataplarına formel bir beceri ve birikim kazandırmaya yönelik faaliyetlerin öne çıktığını görmekteyiz. Artık bu kuruluşlar yaptıklarıyla mevcut sistemle uyumsuzluğu değil uyumu özendiren bir mahiyet kazanmışlardır. Dolayısıyla misyonun dönüştürücülükten gittikçe entegrasyona doğru seyrettiğini söylemek mümkündür.
  3. Dışa dönük yeni kamusal temsil biçimleri şekillenmektedir. 2000 sonrası dönem aslında kamusal olarak pek çok şeyin yeniden biçimlendiği bir döneme tekabül etmektedir. İnternetin yaygınlaşması, sosyal medyanın iletişimi yeniden şekillendirmesi, eğitim sisteminde yaşanan değişimler İslami aktörlerin yeni kamusal temsil biçimlerine sahip olmasını doğurmuştur. Bir önceki dönemin protest radikal diline mukabil bu dönemin kamusal temsili dindarlık üzerinden gerçekleşmektedir. Bu dindarlığın temsilinin faaliyetlere yansıması eğitim ve sosyal yardım alanların öne çıkmasına neden olmuştur.
  4. Yerel toplumsal ilişkilerden uluslararası ilişki ağlarına doğru bir açılım mevcuttur. 2000 sonrasında İslami dayanışma ve kardeşlik fikriyle de desteklenerek yoğunlaşan uluslararası faaliyetler çoğunlukla eğitim ve sosyal yardım alanlarında gerçekleşmektedir. Çok az kuruluş (genellikle 1990’larda ortaya çıkan cemaatsel olmayan yeni tür yapılar) küresel düzeyde farklı ilişkilere girmeye, temsil ve lobi faaliyetlerine yönelmiştir.
  5. Geleneksel mali kaynaklardan yeni dışsal fonlara doğru önemli bir mali değişim söz konusudur. İslami sivil kuruluşlar, hayırseverlik ve dinî dayanışma duygularından beslenen çeşitli mali kaynaklara sahiptir. Her Müslümanın vermesi gereken bir tür dinî vergi mahiyetindeki zekât, hayırseverliğin temel biçimi olan infak, İslami faaliyetlerin iki temel mali kaynağıdır. Özellikle 1950 sonrası dayanışma ağlarından sivil kurumlara geçilen dönemde bu iki kaynak kurumsal mobilizasyonun temel dayanağı olmuştur. Zamanla bu kuruluşların yine hayırseverlikten beslenen bağışlar yoluyla çeşitli gayrimenkuller, akarlar ve sabit gelirler elde etmeye başladıklarını görmekteyiz. Bu geleneksel kaynaklara 1980 sonrası dönemde ekonomideki kalkınmaya ve iş adamı profilinin değişimine bağlı olarak girişimcilikle zenginleşmiş kişilerin finansörlüğü eklenmiştir. Yükselen Anadolu sermayesi aynı zamanda kendi himayesinde çeşitli İslami faaliyetlerin finansörlüğünü de üstlenmeye başlamıştır. Temelde 1990’larda biçimlenmeye başlayan bu yeni mali ilişki esasında kurumsal yapıların dönüşümünün ve 2000 sonrası ortaya çıkan kamusallaşmanın arkasındaki itici dinamiği oluşturmaktadır.
  6. Cemaat temelli gönüllü ilişkilerden profesyonel örgütsel yapılara doğru bir evrilme söz konusudur. Proje eksenli faaliyet biçimindeki bu değişim, faaliyetlerin hitap ettiği grupları, onlarla iletişim biçimini ve bu faaliyetleri gerçekleştirenlerin ilişkilerini de değiştirmiştir. Görünen o ki, İslami sivil kuruluşlar bu değişim tamamlandığında profesyonel bir örgüt sistemine sahip yapılara dönüşecektir.
  7. Toplumsal hizmetten belli bir alanda odaklaşmış uzman kuruluşlara bir geçiş söz konusudur. Bunu tamamlayıcı bir biçimde yeni kuruluşlar ortaya çıkmış ve bir sivil kuruluşlar topluluğuna dönüşme eğilimi oluşmuştur. Bu değişimin önemli yansımalarından birisi de İslami kuruluşların uzmanlaşmaya başlamasıdır.
  8. Adanmış insan tipinden eğitimli insan tipine doğru bir kayma söz konusudur. Kurumsal yapı, örgütlenme biçimi, ilişkilerdeki dönüşüm ve profesyonelleşme bu kuruluşlarda yer alan insan tipolojilerinin de değişimine neden olmuştur. Eskinin adanmış müntesibinin yerine zamanla bu yeni yapıda yer alacak ve yeni tür faaliyetleri gerçekleştirmeye aday eğitimli birey geçmiştir. Bu aslında uzun vadede İslami kuruluşların toplumsal zemininde önemli etkiler oluşturacak bir değişimdir. Görüştüğümüz pek çok kuruluşta bu süreç çok ciddi kırılmalara ve bunalımlara yol açmış ancak neticesinde sürecin kazananı, yeni kurumsal yapının talepleri doğrultusunda eğitimli bireyler olmuştur. Öte yandan bu durum eskinin adanmışlarının pasifleşmesine ve hatta zamanla kurumdan ayrılmalarına neden olmakta ve kurumun kendisini toplumsal yapı içinde var eden ilişkilerden kopmasına yol açmaktadır. Bu süreci sistematik bir biçimde değişimin farkında olarak yürüten kurumların daha itidalli geçişler yaşarken diğerlerinin daha sert kırılmalara maruz kaldıklarını görmekteyiz.
  9. Kadınların her düzeyde katılım, katkı ve etkinlikleri artmaktadır. İslami STK’larda son dönemde yaşanan en önemli değişimlerden birisi, kadınların artan etkinliğidir. Bu çerçevede genel olarak dindar kadınların eğitim seviyelerinin ve kamusal yaşama katılımlarının artması ve özel olarak da 28 Şubat sürecinde yaşanan başörtüsü yasağı ve bu yasağa karşı yürütülen mücadelenin kadınlara İslami STK’larda daha fazla alan açılması önemli etkenlerdir.
  10. İslami STK’lar gittikçe kapalı mekânlardan açık kamusal mekânlara doğru bir değişim geçirmektedir. Aynı zamanda ciddi sembolik değişimleri de bünyesinde barındıran bu değişim süreci İslami STK’ların hizmet verdikleri mekânların daha görünür ve erişilebilir olmaya başlaması ile gerçekleşmektedir. Gittikçe tabelalar daha ilgi çeker bir hâle gelmekte, binalar ana güzergâhlara taşınmakta, iç mekân tasarımları modernleşmektedir. Kurumsal yapı ve faaliyetlerdeki değişimin bir mahsulü olarak artık mekânlar daha fazla dışa dönük bir biçim kazanmaktadır.
  11. Devlete rakip bir konumdan, devlete yardımcı bir konuma: Nihai olarak bütün bu değişimler İslami sivil kuruluşların içinde yer aldıkları iktisadi, siyasi ve toplumsal ağlarda ciddi dönüşümler yaşanmasına neden olmuştur. Cumhuriyetin modernleştirici elitist uygulamaları karşısında toplum içinden ortaya çıkan ve temel misyonunu toplumun İslami bilinçlendirilmesi olarak belirleyen İslami sivil kuruluşların günümüzde bir sosyal refah müessesesi olarak işlev gördüğünü ve temelde devlete yardımcı bir konuma doğru evrildiğini görmekteyiz. İslami STK’ların yaşadığı değişimin en önemli boyutu, devlet ile girilen ilişkinin sınırlarının değişimidir. Belki de diğer bütün değişimleri aşacak bir biçimde İslami sivil aktörler geleneksel devlet karşıtı söylemlerinden ve yapılarından arınarak, devletle ilişki ve iş birliği içindeki kuruluşlara dönüşmektedirler. Bu dönüşümün söylemsel ve ideolojik alanda çok fazla tartışıldığını görmekteyiz. Ancak İslami sivil kuruluşların; yapılarının, mali kaynaklarının, toplumsal ilişkilerinin ve faaliyetlerinin bu süreçte yaşadığı değişimin devletle ve toplumla ilişkilerinin yeniden şekillenmesinde daha belirleyici olduğunu söyleyebiliriz.” (Sunar, 2018:13-17).

Sonuçlarını özetlediğimiz bu kapsamlı alan araştırmasına ülkemiz STK yöneticileri tarafından gereken ilginin gösterilmesi temennisiyle, emeği geçenlere yürekten tebrik ve takdirlerimi sunarım.

Kaynaklar:

  1. SUNAR, Lütfi; Türkiye’de İslami STK’ların Kurumsal Yapı ve Faaliyetlerinin Değişimi. Kurumsal Yönetim Akademisi Araştırma Raporları-1, KYA yayını, İstanbul 2018, 90 s., http://www.kurumsalyonetim.org/tr/yayinlar/turkiyede-islami-stklarin-kurumsal-yapi-faaliyetlerinin-degisimi, 10.02.2018.
  2. UÇAK, Emine; “İslami STK’ların Dönüşümü Üzerine Lütfi Sunar ile Röportaj”, http://www.sivilsayfalar.org/2018/02/10/islami-stklarin-donusumu/, 10.02.2018.
  3. KARABEKMEZ; Muhammed Erkan; “İslami STK’ların Uluslararasılaşma Serüveni”, https://www.timeturk.com/islami-stk-larin-uluslararasilasma-seruveni/haber-859045, 03.03.2018.
  4. ÖZDEMİR, İsmail; “İslami STK’ların Geçirdiği Değişim Rapor Haline Getirildi”, Anadolu Ajansı, İstanbul, https://aa.com.tr/tr/turkiye/islami-stklarin-gecirdigi-degisim-rapor-haline-getirildi/1078804?amp=1, 03.03.2018.
Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page
28 ŞUBAT MAĞDURLARINA HAKLARINI VE İTİBARLARINI İVEDİLİKLE İADE ETMEK
STK’LARIMIZDAKİ HIZLI DEĞİŞİMİ YABANCILAŞMADAN YÖNETEBİLMEK

Yorum yap

Yorum


  1. Warning: printf(): Too few arguments in /srv/users/serverpilot/apps/fethigungornet-ubeydgwp2/public/wp-content/themes/independent-publisher/inc/template-tags.php on line 93

    değerli Fethi Güngör hocamızın, toplumsal hayatın en önemli kavramlarından olan STK lar konusunu ele alan analizi konusunda, deneyim kaynaklı fikrimi ifade etmem gerekmektedir. İNSAN SOSYAL BİR VARLIKTIR, temelinden yola çıkılırsa, sosyal dokunun temel unsuru insanlar, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi, oluşumlarda, akıl, irade ve davranış birliği içerisinde yol almak durumundalar. Bilinen tarih boyunca yaşanan beşeri gelişmelerde bu gerçeği görebiliriz. Çağımızda, STK veya ÖRGÜT gibi isimler verdiğimiz bu tür beşeri oluşumların, geçmişteki işleyişine baktığımız zaman, dini inanç temelli STK ların çok yoğun ve çok etkili olduklarını görürüz. Ancak, kişilerin inisiyatifinde ve kontrolsüz gelişen STK ların, insanın en hassas olduğu inanç dünyasında kolayca maniple edip rahatça kullandıkları ve tehlikeli güçlerin oluşturulduğu da bilinmektedir. Günümüzde, devlet mekanizmaları daha güçlü hale geldiği için, STK ların kontrolüne önem verilmektedir. Gelişmiş toplumlarda STK lar Devlete yardımcı kurumlar iken, Gelişmemiş veya gelişme yolundaki toplumlarda, Devlet STK ları rakip veya tehlikeli gördüğü için, özellikle, Dini inanç tabanlı STK lar aşırı baskı altında tutulabilmekte, gelişmelerine fırsat verilmemektedir. Ülkemizde de, Devlet düzeni güçlendikçe, Siyasi istikrar oluştukça, STK ların da millete ve insanlığa yararlı hizmetler üreteceği, Özellikle İslami STK ların İslam alemine liderlik etme gücüne kavuşacağı umudumuz artmaktadır.

    • selamun aleykum
      fethi hocam herzamanki gibi çok önemli toplumsal meselelerden birini bizlere sunmuşsun.derhal okudum vedeğişik platformlardaki dostlarımızla değerlendirme için
      paylaştık.Allah bu çalışma için İLKE den Lütfi Sunar dan ve emeği geçen herkesten razı olsun.Vesselam