Şubat 1986’da Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin mezun olmaya hazırlanan ilk öğrencileri olarak gerçekleştirdiğimiz umre ziyaretimizde bir hafta süren karayolu seyahatimiz nihayete ermişti. “Lebbeyk” nidalarıyla Mekke-i Mükerreme’ye giren otobüsümüz bir yerde durmuştu. Binaların arasından Kâbe-i Muazzama’nın bir kısmını gören grup coşmuştu. Hayatımızda ilk kez Kâbe’yi görmenin verdiği heyecan doruktaydı. Açılan ön kapıdan elinde sigarayla bir adam binmişti. Meğer Diyanet görevlisiymiş, grubumuza rehberlik yapacakmış! Grubumuzda yer alan hocalarımızdan ön sırada oturan Prof. Dr. Mehmet Maksudoğlu’nun, duygusuz ve dahi saygısız adama nerede olduğu hatırlatan tatlı sert uyarısından sonra adam sigarasını atmaya kıyabilmişti!
Bu acı tecrübemizden otuz dört yıl sonra nihayet Diyanet’ten beklenen sevindirici haber geldi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, bu yıl hac ve umre organizasyonlarında sigara kullanmayan din görevlilerini tercih edeceklerini, daha sonraki yıllarda ise sigara kullananların sınava dahi alınmayacağını duyurdu. 81 il müftülüğüne gönderilen 17 Ocak 2019 tarihli DİB talimatında “kafile ve ekiplerde görev alan bazı personelin otel önlerinde ve açık alanlarda sigara içmelerinin kutsal toprakların manevi atmosferine yakışmadığı gibi hac yolcularının da örneklik ve rehberlik noktasında beklentilerine uygun düşmediği, başkanlığa sayısız şikâyet dilekçesi geldiği” belirtilerek bu kararın alındığı bildirildi (1).
Sigaranın Çok Boyutlu Bir Felaket Olduğunu Görmek
Basına verdiği demeçte “Sigaranın pek çok ilim adamı ve âlim tarafından haram olduğu söyleniyor. Şahsen benim de kanaatim bu yöndedir. Bizim bu noktada çok dikkatli olmamız, hassas davranmamız gerekiyor. Din görevliliği gibi mukaddes bir vazifede imamlarımızın, bütün görevlilerimizin bu tür alışkanlıklardan uzak durmaları gerekiyor.” diyen Erbaş; “Nefis terbiyesi için gittiğimiz Arafat’ta çadırların etrafındaki sigara izmaritlerini görünce benim yüreğime sanki bir hançer saplanıyor. Arafat’ta vakfe öncesi ya da sonrası bir Müslüman kardeşimin elinde sigara gördüğüm zaman çok üzülüyorum.” ifadelerini kullandı. “Vatandaşlar elinde sigara bulunan din görevlisi görmek istemiyor” diyen Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milletimizi beş konuda korumamız gerekiyor. İnsanların aklını, neslini, canını, malını ve dinini korumak. Şöyle bakıyorum, sigaranın cana, mala, nesle, akla ve dine zararı var, çünkü bir bağımlılık meydana getiriyor. Din de bağımlılıklardan insanı uzaklaştırıyor. Zararlı olan bağımlılıklardan insanların uzak olması gerekiyor, din bunu emrediyor. Dolayısıyla bizim en önemli vazifelerimizden birisi de insana zarar veren şeylerden insanı korumak. Bu açıdan sigarayla mücadele konusunu bir vazife addediyoruz.”
Din görevlilerini hassas davranmaya davet eden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, sigaranın çok boyutlu bir felaket oluşuna da şu sözleriyle vurgu yaptı:
“Sadece bizim ülkemizde sigaraya ödenen paranın miktarı yılda 30 milyar doları buluyor. Bu, 150 milyar lira anlamına geliyor. Dünyada her 3,5 saniyede bir insan açlıktan ölüyor. Sadece ülkemizde sigaraya ödenen paranın yarısı açlıktan ölecek olan insanlara verilse, o insanlar açlıktan kurtarılıyor. Sigara yerine binlerce okul, hastane yapılabiliyor. Binlerce aç ve açıkta olan mülteci insan, bulundukları konumdan kurtarılabiliyor ama maalesef sigara yüzünden ortaya çıkan hastalıkları tedavi etmek için de bir o kadar daha para harcanıyor. Dolayısıyla bu kararımızı, bu büyük felaketle mücadelenin bir başlangıcı olarak kabul ediyoruz.” (2).
Sigaranın Bünyeye Verdiği Ciddi Hasarları Görmezden Gelmemek
Sigaranın DNA hasarına sebep olup kansere, özellikle de akciğer kanserine yol açtığı biliniyor. Kuzey Karolayna Üniversitesi’nde Prof. Dr. Aziz Sancar’ın liderliğini yaptığı araştırmacılar sigara dumanındaki kanser yapıcı etkiye sahip kimyasal maddenin DNA’da sebep olduğu hasarın haritasının çıkarılması için yeni bir yöntem geliştirdi.
Organik maddelerin yanması sonucu açığa çıkan benzo[α]piren (BaP) -örneğin sigara dumanında ve fosil yakıtların kullanıldığı motorların egzoz gazlarında bulunur- çevre için ciddi zararları olan bir madde. Ancak bu maddenin insan dokularına ulaşmasının en etkili yolu solunan sigara dumanı. Zararlı organik maddeler insan vücuduna girdiğinde genellikle kandaki enzimler aracılığıyla daha az zararlı maddelere dönüştürülür. Ancak BaP bu tepkimeler sonucunda daha zararlı bir madde olan BPDE’ye dönüştürülüyor!
DNA onarım mekanizmalarının aydınlatılmasıyla ilgili çalışmaları nedeniyle 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan Aziz Sancar, sigaranın kanser oluşumundaki etkisini gösteren araştırmalarının, insanlar için ciddi zararları olan bu kötü alışkanlığı terk etme konusunda teşvik edici olmasını umut ettiğini belirtiyor (3).
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Uzmanı Prof.Dr. Murat Elli, çocuk sahibi olmadan en az 6 ay önce hem anne hem de baba adayının sigarayı hayatından tamamen çıkarması gerektiğini söyledi. Çünkü gebelikten önceki sigara tiryakiliği doğacak çocuğun da kansere yakalanma riskini ikiye katlıyor.
Genellikle 5 yaşına kadar görülen çocukluk çağı kanserleri, diğer kanser tiplerinde olduğu gibi dış etkenler tarafından tetiklenebiliyor. Anne karnında radyasyona maruz kalma, yüksek gerilim hatları gibi manyetik alanlar, otobanların oluşturduğu zehirli gazlar ve tarımda sık kullanılan ilaç artıkları ilk akla gelenler olsa da anne ve bebeğin sağlığını en çok sigara dumanı tehdit ediyor!
Çocukluk çağı kanser türlerinin önlenebilir olduğuna dikkat çeken Murat Elli’nin şu uyarıları, bir anlık zehirli bir haz duygusu için küçücük bebeğine kıyabilen anne ve babaların kulağına küpe olsun:
- Doğum öncesi veya sonrasında sigara dumanına maruz kalan bebeklerde bronşit, bronşolit, orta kulak ve üst solunum yolu enfeksiyonları daha sık görülür.
- Sigara içen baba adaylarının çocuklarında lösemi görülme riski yaklaşık iki katına çıkar.
- Gebelikten önce veya gebelik sırasında anne-babanın içtiği sigara; beyin tümörleri, lösemi, lenfoma ve nöroblastom gibi çocukluk çağı kanserlerinin oluşma riskini arttırır.
- Gebelik sırasında sigara içen annelerin bebeklerinde retinoblastom adı verilen göz içi tümörü görülme riski 1,5 katına çıkar.
Tüm bu nedenlerden ötürü gebelikten en az 6 ay önce hem anne hem de baba adayı sigarayı kesinlikle bırakmalıdır.” (4).
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Evliyaoğlu, sigara içen kadınların içmeyenlere göre birkaç yıl daha erken menopoza girdiğini ve menopoz belirtilerini daha şiddetli yaşadığını belirterek şu uyarıyı yapmıştır:
“Hiç sigara içmeyenlere göre, günde yirmiden fazla sigara içen kadınlarda erken menopoz riski %50 artmıştır. Bu risk sigaranın direk yumurtalar üzerindeki toksik etkisine bağlıdır. Yapılan araştırmalarda 30’lu yaşlarda sigarayı bırakan kadınların 40’lı yaşlarda sigarayı bırakanlara göre erken menopoz riskinin çok daha düşük olduğunun bildirilmesidir. Bu durum da sigarayı üreme çağının başlarında bırakmanın avantajını ortaya koyması açısından önemlidir.” (5).
Sigaranın yol açtığı büyük acıları yakından görmek için Ecz.Dr. Erkan Yılmaz’ın anlattıklarını dinlemek gerekir (6).
Dr. Turgut Özcan tarafından -Prof.Dr. Zeki Kılıçaslan ile Dr. Selami Çatalgil başta olmak üzere birçok doktorun katkısıyla- hazırlanan “Sigaranın Gerçek Yüzü” belgeseli nasıl bir felaketin tehdidi altında olduğumuzu gözler önüne sermektedir. Gaziosmanpaşa Belediyesi ve İNSEV ortaklığıyla hazırlatılan, Toraks Derneği ve Yeşilay başta olmak üzere birçok kurum ve öğretim elemanınca desteklenen 1 saatlik belgesel, koruyucu hekimlik bağlamında ciddi bir eğitim kaynağı olup 21 dakikalık özeti telif hakkı talep edilmeksizin internet üzerinden istifadeye sunulmuştur (7).
Sigaraya Her Yıl 7 Milyon Can Verme Çılgınlığını Sonlandırmak
Sigara karşıtı önlemler birçok ülkede uygulanmasına rağmen dünyada halen bir milyardan fazla insan sigara kullanıyor ve her yıl yaklaşık 7 milyon kişi sigara sebebiyle hayatını yitiriyor! Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2017 verilerine göre, dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük kamu sağlığı tehditlerinden sigara, her yıl 6 milyon doğrudan kullanıcı ile içmediği halde sigara dumanına maruz kalan 1 milyon insanın ölümüne yol açıyor! (8).
Sigaranın içinde yaklaşık 5 bin kimyasal madde bulunuyor. Bunlardan 90 madde kanseri tetikliyor. En çok sigara içilen ülkelerin başında Endonezya, Rusya ve Çin geliyor. Türkiye’de sigaranın ömrünü tükettiği insanların oranı %42 olup bu oran erkekler arasında %55! Hayatını zehirli dumana armağan edenleri vaz geçirmek için tütün karşıtı kamu spotları, sigara paketleri üzerinde yer alan ürkütücü grafik ve resimler, çıkarılan kanunlar ve uygulanan cezalar da ne yazık ki yeterli olmuyor!
Pekin Üniversitesi Epidemiyoloji ve Biyoistatistik Departmanı’ndan Prof.Dr. Jun Lv, sıcak çayın tütün veya alkol kullanan kişilerde kanser riskini artırdığını gözlemlediklerini açıkladı. Çin’de 500 bin yetişkinin dokuz buçuk yıl izlenmesiyle gerçekleştirilen araştırmaya göre sıcak çay içmek özellikle sigara içen ve alkol tüketen kişilerde yemek borusu kanseri riskini beş kat artırmaktadır (9).
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ABD Ulusal Kanser Enstitüsü Ocak 2017’de yayımladıkları raporda, tütün kontrolünün milyarlarca dolar tasarruf sağlayabileceği ve milyonlarca insanın hayatını kurtarabileceği vurgulandı. “Tütün endüstrisi ve sigaranın ölümcül maliyeti, sağlık hizmetleri masraflarını artırması ve verimliliği düşürmesi nedeniyle dünya ekonomisine yıllık 1 trilyon dolara mal olmaktadır.” acı tespitinin yer aldığı raporda, sigara içen 15 yaş ve üstü 1,1 milyar kişi bulunduğu, bunların yüzde 80’inin düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşadığı, tüm dünyada sigara kullananların yaklaşık 226 milyonunun yoksul olduğu belirtildi (10).
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Oğuz Kılınç, yürürken içilen sigaranın vücuda daha fazla zararlı olduğunu söyledi:
“Sigara içmek ya da pasif dumana maruz kalmak sağlığa zararlı. Ancak yürürken, hareket ettiğinizde nefes alma sıklığı artıyor. Nefes alma sıklığı ve derinliği arttığı için de sigaranın içindeki zehirlerin akciğerin ve vücudun diğer tüm uç noktalarına kadar gitme olasılığı güçleniyor. Daha fazla zehir soluyorsunuz.” “Hırsızdan ve katilden dost olur mu?” sorusunu yönelten Kılınç, her yıl milyonlarca kişinin ölmesine ya da sakat kalmasına yol açan sigara, enfiye, puro, elektronik sigara gibi tüm tütün mamullerinin, katilin değişik kıyafetler giymiş farklı şekilleri olduğuna dikkat çekti (11).
Cami avlusundan okul bahçesine, hastane önlerinden çalışma ofislerine, kaldırımlardan duraklara, yürüme yollarından dinlenme yerlerine kadar hemen her yerde insanların sağlıklı bir çevrede yaşama ve temiz hava soluma haklarını fütursuzca ihlal eden sigara bağımlılarının Yeşilay’ın yayınlarını da inceleyip (12) olayın vahametini idrak ederek, kendileri için değilse bile yakınlarının ve her gün hakkına girdikleri binlerce insanın hatırı için sigara illetinden kurtulma iradesini ortaya koymalarını bekliyorum. Niyet edip hareke geçmek neticeye vasıl olmanın yarısıdır vesselam…
Kaynaklar:
- www.aa.com.tr/tr/turkiye/sigara-icen-diyanet-personeline-hac-gorevi-verilmeyecek/1370695, 21.01.2019.
- www.aa.com.tr/tr/turkiye/vatandaslarimiz-elinde-sigara-bulunan-din-gorevlisi-gormek-istemiyor/1376025, 27.01.2019.
- http://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/aziz-sancar-ve-arkadaslari-sigaranin-dnaya-verdigi-hasarin-haritasini-cikardi, 07.07.2017.
- http://dirilispostasi.com/n-10922-anne-adaylarina-nikotin-uyarisi.html, 01.06.2016.
- www.aa.com.tr/tr/saglik/sigara-erken-menopoz-nedeni/1326661, 01.12.2018.
- Erkan Yılmaz, Sigaranın Acı Gerçekleri, www.youtube.com/watch?v=xIq6hHEQ8DE&feature=youtu.be, 28.10.2008.
- Turgut Özcan; Sigaranın Gerçek Yüzü, www.youtube.com/watch?v=CWq3L6qe0zQ, 31.10.2012.
- http://aa.com.tr/tr/saglik/sigara-her-yil-yaklasik-7-milyon-cana-mal-oluyor/1057542, 08.02.2018.
- www.haberturk.com/cay-ve-kahve-ses-tellerini-kurutuyor-1921380#, 30.07.2018.
- http://aa.com.tr/tr/ekonomi/sigara-yilda-1-trilyon-dolar-masrafa-yol-aciyor/724154, 10.01.2017.
- www.haberturk.com/saglik/haber/848899-yururken-daha-da-zarar-veriyor, 30.05.2013.
- www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/sigara-ve-tutun-bagimliligi, 28.01.2018.
Eline sağlık. Her çalışmanız ayrı bir değer.
Keşke sigara ve alkol kullananlar devlet memuru da olamasa. Belki sigaranın önü daha kolay alınırdı.
Değerli Fethi Bey Kardeşim,
Sigarayı tam olarak ifşa etmişsiniz, teşekkür ederim.
Ben de tam olarak yaşanmış bir SİGARA öykümü paylaşmak istedim (2014 yılında, “Ulusa Açılan Pencere Balya” dergisinde yayınlanmıştır).
“”””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””””
Su Misali(8)
Mustafa Demir
[email protected]
SİGARA
Basiret kavramının çok sevdiğim bir anlamını paylaştıktan sonra, neden sigara içmediğimi ve onunla baş etmede katkılar sağlayabilecek bazı değerlerden söz etmek istiyorum. Basiret; gördüklerinden ibret alıp ders çıkarabilen akıldır… Ben sigara içmedim ve içmiyorum. Ortaokulu 60’lı yılların sonlarında Balya’da okumuş birinin sigara içmemiş olması ilginç değil mi? Çünkü arkadaşlarımın çoğu içiyordu, yetişkin nesilden içmeyen çok az insan vardı; o kadar ki, şimdi başka birçok şey için kullanılan “paket” sözü, o zamanlar herkes için sigara demekti. Birilerine ekstra bir yardımda bulunana ödül olarak paket verilirdi. Babalar, amcalar, dayılar ve başkaları erkek çocuklara “erkek adam” olsunlar diye herkesin içinde sigara içirirlerdi. Ne berbat bir manzara? Böyle bir furya içinde ben neden sigara içmedim? Bu sorunun bendeki cevabı bir cümledir; babam bana “Sigara içmeyeceksin!” dedi ve ben de içmedim…
Süleyman usta, kırklı yaşlara yaklaşınca bir gün üç çocuğunu çağırır ve birlikte oturduktan sonra başlar söze, sözü uzatmaz, az ve öz söyler: “Çocuklar biliyorsunuz ben laubalilik, ciddiyetsizlik ve gevşeklikten hoşlanmam. Şimdi beni iyi dinleyin: delikanlılık yaşlarımdan beri sigara içiyorum. Bu meretin kötü bir madde olduğunu herkes biliyor, ne var ki insanların çoğu içiyor. Siz içmeyeceksiniz! Sigaranın zararlarını ve onu içmenin günah olup olmadığını anlatmayacağım. Sadece babalık hakkımı kullanarak emrimi tekrar edeceğim: siz sigara içmeyeceksiniz! Bu anlamda bundan sonra aramızda üç şey olabilir: içtiğinizi duyarsam; bir daha emrimi yineleyerek uyarırım. İkinci kez duyar ya da görürsem, damdaki Mercan’ın(eşek) yanına bağlar, önünüze saman koyarım. Çünkü babasının sözünü dinlemeyen kişi insanlıktan çıkmış, hayvanlık derecesine düşmüştür ve onun barınma yeri ev değil damdır. Pişmanlıkla ıslah olduğunuzu gördüğümde tekrar gerçekte yeriniz olan insanların arasına karışırsınız. Bu aşamalardan sonra yine görürsem; aramızdaki baba-oğul ilişkileri biter. Benim evimden kovulursunuz. Anlaşıldı değil mi?”
Çok iddialı ve ağır bir sözleşme; gerçekleşmesi nerede ise imkânsız… Ağabeyim ve kardeşlerim arada sırada içtiler. Bunda ağabeyimin Almanya’da çalışıyor olmasının etkisi var. Babamın dediklerinin hiç birisini yaşamadık. Ama dörtte bir başarı elde etti, bu da az bir şey değildir, Allah ona mağfiret etsin, inşallah… Ama o sözleşmeden devrim niteliğinde başka bir sonuç ortaya çıktı. Ortaokulda ikinci sınıf öğrencisiydim. Emir ve nasihati alalı birkaç yıl olmuştu. Tabiat bilgisi öğretmenimiz “Sigaranın zararları” konulu ev ödevi vermişti. Söz konusu sözleşmenin etkisi ve içimden kurduğum bir plân ile güzel bir ödev hazırladım. Öğretmenim beğendi ve iyi bir not verdi. Öğretmenime gidip ödev kâğıtlarımı istedim, “Veremem, onlar resmi belge ve bir süre okulda kalması gerekir” deyince, ben de; “aynısından bir daha yazsam, notumu verip imzalar mısınız?” diye sordum. Plânımı anlatınca sevinçle karşıladı ve “olur” dedi. “Babacığım, sen de sigara içme!” diye bitirdiğim mektupla birlikte ödevi de zarfa koyup posta ile gönderdim.
Babam, henüz genç olmasına rağmen öksürükleri artmıştı, dönemin çoğu adamları gibi öyle namaza, Mushaf’a da çok düşkün değildi. O öğretim yılının yarıyıl tatilinde köye gitmiştim. Akşam oldu, babam henüz eve gelmemişti, anneme, “babam nerede?” diye sordum, o da: “baban camidedir, sen bilmiyorsun; o, sigarayı bıraktı, namaza başladı, ha sakal da koy verdi, şimdi kapkara sakalları var, namazdan sonra gelir.” Mektubumu üniversiteye gidinceye kadar sakladı ve arada sırada “aha burada saklıyorum” diye ceketinin iç cebini gösterirdi. Erkenden kalkmış demirci dükkânını açmış, çalışmaya başlamıştı. Ben de o sabah okumaya Ankara’ya gidecektim, vedalaşmaya yanına gittim. Önce duvarda asılı ceketinin cebinden mektubu çıkardı ve demirci ocağında yanan kocaman ateşe attı, sonra da bana bakıp şu dersi verdi: “Nasıl gidiyorsan öyle gel, baktın ki özünden bir şeyler kaybediyorsun, bırak da gel, hadi Allah’a emanet ol!”
Elbette insan aklı sadece gördüklerinden ibret alıp ders çıkaran bir mekanizma değildir. O, göremediklerini de düşünüp onlar hakkında da görüş sahibi olur. Aklın bizzat kendisi de görünmeyen bir varlıktır. O nedenle Kur’an’da yüzden fazla ayette, “Aklınızı kullanmaz mısınız?” ifadesi geçmektedir. Bu anlamda Kur’an’dan bir ayeti burada anmak isterim: “Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. Ve (Allah) aklını kullanmayanları pislik/rezillik içinde bırakır.” (Yunus, 10: 100). Aklını iptal edip tamamen başkalarına bağlı kalan mukallit insanlar, kendisi için neyin yararlı neyin zararlı olduğunu bilemez hale gelirler. İşte basiret, böyle akıllarda kendisine yer bulamaz ve görevini yapamaz. Başka bir deyişle basiret-akıl ilişkisi insanın özgür olup olmadığı ile çok yakından ilgilidir. İnsan, akıl ve basiret sistemini kullanmaktan aciz ise, o, hiçbir zaman özgün fikirler üretemez ve sağlam kararlar alamaz. Çünkü özgün fikirler özgür ortamlarda üretilebilir. İnsan için, kendi zihin dünyası birinci derecede hareket alanıdır. Dolayısıyla özgürlük, önce insanın kendinde başlamalı ve orada yeşermelidir. Böyle bir insan Allah’ın kendisine verdiği irade emanetini yerinde ve gereği gibi kullanabilir. Gerçek anlamda özgür aklın, basiret ve iradenin birlikte çalıştığı bir insanın hayatında kötü ve zararlı olan hiçbir şey kolayca yer bulamaz. Evet, özgün düşünceler özgür ortamlarda doğup boy sürebilir…
””””””””18 Ağustos 2014 “”””””””””
Son zamanlarda üstüne gidilse de bu masum görünüşlü zehirli yılan kolay ulaşılabilmesi ve toplumda çok yadırganmamasından dolayı ve ayrıca eski zamanlardan kalma fetvalarla mekruh gözüyle bakılması sigara ile mücadelede istenen başarıya ulaşmamamıza sebebiyet vermektedir. Özellikle gençler Fethi Hocamın da vurguladığı gibi nargile kafelerin çoğalmasıyla birlikte tütün bağımlılığının ağına düşmektedir. Onun için ilim sahibi kalemlerin bu konuyu detaylı olarak ele almaları konuyu gündemde tutmaları büyük önem arz etmektedir. Fethi Hocamın da bahsettiği gibi sigara içenler sadece kendilerine zarar vermiyorlar, en yakınında olan sevdiklerine, arkadaşlarına da zarar vererek büyük bir vebal alıyorlar.
Selam ve dua ile..