-- Diriliş Postası, Hakkın Elinden Tutmak

HOLLANDA ÖRNEĞİNDE BATI’NIN HAK İHLALLERİNİ GÖREBİLMEK

Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page

“… Yine gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da Allah’ın mucizevi işaretlerinden biridir: Şüphesiz bunda (farklılığın değerini) bilenler için mutlaka alınacak dersler vardır.” (Rum, 30:22).

İnsan haklarını beşeriyete kendilerinin bahşettiği yanılgısına dünyayı inandırmış görünen Batılı devletlerin, mazide  kalan hesabı verilmemiş ağır hak ihlalleri karnesine her gün yenileri eklenmeye devam etmektedir. Afganistan’dan Irak’a, Çeçenistan’dan Bosna’ya, Suriye’den Tunus’a bütün bir İslam coğrafyasında ustalıkla tutuşturdukları savaş ateşlerinde milyonlarca insanın en temel hakları insafsızca çiğnenmektedir!

 Yazıyı Diriliş Postası web sitesinden okumak için tıklayın.

Kendilerinin desteklediği zalim yönetimler eliyle rutine bindirdikleri hak ihlallerini ‘azgelişmiş’ ya da ‘gelişmekte olan’ diye tanımladıkları ülkelerin bir sorunu, hattâ kaderi gibi yansıtan Batı, ‘gelişmiş’ olduğunu iddia ettiği sömürgeci devletlerin insan hak ve hürriyetlerine hiç de saygılı olmadığını saklayamaz hale gelmiştir.

Hak ihlallerini ‘azgelişmiş’ ya da ‘gelişmekte olan’ ülkelerin bir sorunu, hattâ kaderi gibi yansıtan Batı, ‘gelişmiş’ sömürgeci devletlerin insan hak ve hürriyetlerine hiç de saygılı olmadığını saklayamaz hale gelmiştir.

Sevgi, saygı, merhamet, kardeşlik ve adalet yerine nefret, kibir, şiddet, düşmanlık ve zulmü içselleştirmiş olan Batı dünyası, insanlığı sahil-i selamete ulaştıracak yegâne seçeneğin İslam olduğunu bildiği halde tarihî kibir ve ihtirasları uğruna insanlığın kazanımlarını teröre kurban etme çılgınlığını göze alabilmektedir.

Batılı ülkeler arasında hoşgörü, çokkültürlülük, demokratlık, refahın adil paylaşımı gibi hususlarda örnek gösterilen Hollanda’nın bile bir yılın içine binlerce hak ihlalini sığdırabilmesi, Batı’nın medeniyet yolculuğunda gelip dayandığı noktayı göstermesi bakımından manidardır.

Tehlikeli gidişin iyi niyetli bir göstergesi olarak 2012 yılında kurulan “Hollanda İnsan Hakları Enstitüsü”, her yıl düzenli olarak Hollanda’da insan hakları konusunda yaşanan gelişmeleri rapor etmektedir. Enstitü, bugüne dek üç ayrı yıllık rapor yayınlamıştır. İlk raporunda (2012) Enstitü, milliyet temelli ayrımcılık olaylarında artış olduğunu açıklamıştır. İkinci raporunda (2013) emek göçmenleri ve ayrımcılık konusunu öne çıkaran Enstitü, 2015 yılının Nisan ayında yayınladığı 2014 yılı raporunda, yine ayrımcılık konusuna geniş yer vermiş ve geçen yılda önemli tartışmalara konu olan aşırı sağcı lider Wilders’in “daha az Faslı” söylemini “pür ayrımcılık” olarak nitelemiştir.

Sevgi, saygı, merhamet, kardeşlik ve adalet yerine; nefret, kibir, şiddet, düşmanlık ve zulmü içselleştirmiş olan Batı dünyası, insanlığın kazanımlarını teröre kurban etme çılgınlığını göze alabilmektedir.

Türkiye’de bir üniversitenin Batılı bir devletin hak ihlalleri konusunda bir ilke imza atarak 29 Aralık 2015 tarihinde İstanbul’da açıkladığı “2014 Yılı Hollanda İnsan Hakları Raporu”, Hollanda toplumunun 2000’li yılların başından itibaren hızlı ve derin bir olumsuz dönüşüm yaşadığını ortaya koymaktadır. Rapora göre, başta göçmenler ve azınlık grupları olmak üzere bu ülkeyi tanıyan ve gözlemleyen herkesi şaşırtan Hollanda’nın ünlü hoşgörüsünün yerini yabancı düşmanlığı ve özellikle İslam karşıtlığı, sosyal refahının yerini sosyal hakların kısıtlanması, demokratlık ve çoğulculuğunun yerini zoraki uzlaşı ve tekseslilik, çokkültürlülüğünün yerini ise asimilasyon taraftarlığı almıştır.

 

2014 Yılı Hollanda İnsan Hakları Raporu

Hollanda’da hoşgörünün yerini yabancı düşmanlığı, sosyal refahın yerini sosyal hakların kısıtlanması, demokratlık ve çoğulculuğun yerini zoraki uzlaşı ve tekseslilik, çokkültürlülüğün yerini ise asimilasyon taraftarlığı almıştır.

“İslamofobi ve Entegrasyon Arasında Azınlıklar” alt başlığıyla İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) tarafından yayınlanan rapor, Hollanda genelinde 2014 yılında göçmen ve azınlıklara reva görülen hak ihlallerini ortaya koymaktadır. 11 Eylül sonrasında Müslüman kişi ve kurumlara yönelik saldırıların en fazla olduğu ülkelerin başında Hollanda’nın gelmesi anlamlıdır. Hollanda’da 2000’li yılların başından itibaren aşırı sağın hızla geliştiği bir sürece girildiğine dikkat çeken raporun odak noktasını; özelde Türkiye kökenli azınlıklar, genelde ise Hollanda’da yaşayan tüm göçmen ve azınlıklar oluşturmaktadır.

İZÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Canatan direktörlüğünde hazırlanan raporun; eğitim, medya, ekonomi, siyaset, dinî hak ve özgürlükler ve örgütlenme özgürlükleriyle ilgili bölümleri, Hollanda’yı yakından tanıyan akademisyen, hukukçu ve gazeteciler tarafından altı aylık bir süreçte yazılmıştır. Çalışma esnasında bir yandan göçmen ve azınlıklarla ilgili Hollandaca ve İngilizce literatür taraması yapılmış, diğer yandan da 2014 yılı boyunca Hollanda’da yaşanan önemli olaylar ve haberler yazılı basın üzerinden taranmıştır. Hollandaca literatür farklı alanların yapısal analizi için kullanılırken, yazılı medya kaynaklarına ise daha çok aktüel analiz yapmak için başvurulmuştur.

İlk bölümünde Hollanda devletinin ve toplumunun siyasal ve kültürel arkaplanı sunulan raporun ikinci bölümünde Hollanda’daki göçmen ve azınlıkların farklı alanlardaki hak ve özgürlükleri ele alınmakta, üçüncü bölümde ise Hollanda medyasında azınlıkların nasıl temsil edildiği tasvir edilerek 2014 olayları çerçevesinde Hollanda toplumunun yabancılar karşısındaki tutum ve kanaatleri analiz edilmektedir. Genel bir değerlendirme ve kaynakça ile nihayete eren raporun sonuna, 2014 yılında Hollanda’da meydana gelen önemli gelişmeler ile insan hakları kapsamında gelişen olumlu ve olumsuz olayların kronolojisi de ilave edilmiştir.

 

Hollanda’nın 2014 Yılı İnsan Hakları Karnesi Zayıf

Hollanda’da başörtülü ve sakallı Müslümanlar, ‘uyumlu’ olmayacakları gerekçesiyle iş arama sürecinin daha en başında elenmiş, camiler saldırıya uğramış, Türk gençlerinin büyük çoğunluğu IŞİD sempatizanı olarak damgalanmıştır.

2014 yılında Hollanda’da ayrımcılıkla ilgili şikâyet başvurularının iki katına çıktığını gösteren raporda, ülke genelinde çok farklı alanlarda ayrımcılık uygulamaları yaşandığı ortaya konmaktadır. Mesela, başörtülü ve sakallı Müslümanların ‘uyumlu olmayacakları’ gerekçesiyle iş arama sürecinin daha en başında elenebilmiştir. Keza, 2000’li yıllardan itibaren devam eden Müslüman şahıs ve kuruluşlara saldırıların devamı niteliğinde, 2014 yılında 5 cami baskını yaşanmıştır. Hollandalı araştırmacı Ineke van der Valk, son 10 yılda Hollanda’da 174 camiye irili ufaklı saldırılar gerçekleştirildiğini tespit etmiştir.

Ayrımcılık şikâyetinin en fazla, yaş ve etnik köken üzerinde yoğunlaştığını gösteren rapora göre iş arayan göçmenlerin yüzde 20 ile 40’ının ayrımcılığa uğradığı belirtilmektedir. Araştırma kapsamındaki her üç Türk öğrenciden birinin, ayrımcılık dolayısıyla staj yeri bulmakta zorlanması ve Hollanda’daki Türk gençlerinin büyük çoğunluğunun IŞİD sempatizanı olarak damgalanması da raporun ortaya koyduğu önemli ayrımcılık örneklerinden biri olarak zikredilebilir.

 

Avrupa’da Aşırı Sağın Yükselişini Görebilmek

Avrupa’da aşırı sağın yükseliş serüveninde terör olaylarının kasıtlı biçimde İslam ile ilişkilendirilmesinin payına işaret edilen raporda, özellikle 2000’lerin başında Hollanda’da işlenen iki cinayete dikkat çekilmektedir:

2002 yerel seçimlerinde oyların üçte birini toplayarak büyük bir yükseliş gösteren “Leefbaar Nederland” (Yaşanır Hollanda) partisinin lideri Pim Fortuyn 6 Mayıs 2002 tarihinde, Müslümanlarla hiç bir ilgisi olmayan bir hayvan hakları aktivisti tarafından öldürüldü. Bu olaydan iki yıl sonra, Müslümanları rencide eden İslam karşıtı bir filmi Hollanda ulusal televizyonunda yayınlandıktan sonra Theo Van Gogh, 2 Kasım 2004 tarihinde Amsterdam’da Fas kökenli bir Müslüman tarafından öldürüldü. Hollanda, İslam dünyasına mal ettiği bu iki cinayetten “Hollanda’nın 11 Eylül’ü”nü devşirmek istedi. Medya, siyaset ve istihbarat örgütleri el birliğiyle Hollanda kamuoyunda İslam karşıtı bir söylem oluşturmayı başardı. Böylece kendilerince de itiraf edilen insan hakları sorununun toplumsal zemini oluşturulmuş oldu.

 

Direktörlüğünü yaptığı Rapor hakkında medyaya beyanat verdiğinde Batı dünyasının toplumsal, siyasi, psikolojik ve kültürel boyutları olan bir kriz yaşadığına dikkat çeken Kadir Canatan; “Avrupa’nın yaşadığı krize yerleşik partiler cevap veremedikleri için aşırı sağ partiler anti-İslami propaganda yürütüyorlar ve halk da buna inanıyor. Aşırı sağın yükselişiyle beraber toplumda kutuplaşmalar, etnik ve dinî temelde ayrımcılıklar, saldırılar ve terör hareketleri ortaya çıktı. Artık Avrupa ülkeleri kendi iç dünyalarını kontrol edemiyor. Avrupa’da bazı şeyler çığırından çıktı…” diyerek Batı’da insan haklarının düşüşe geçmesine paralel olarak aşırı sağın yükselişe geçtiğini açıklamıştır.[1]

 

Batı’da İvme Kazanan İslam Karşıtlığını Görebilmek

“2014 Yılı Hollanda İnsan Hakları Raporu”nu Türkiye ve dünya kamuoyunun dikkatine sunmak üzere 29 Aralık 2015 günü İZÜ Mehmet Akif Fuaye Salonu’nda gerçekleştirilen panelde konuşan Adana Milletvekili Prof.Dr. Talip Küçükcan, son yıllarda Batı dünyasında İslam karşıtlığının ve ırkçılığın ivme kazandığına dikkat çekerek şu açıklamayı yapmıştır:

“Dünyadaki küresel gelişmelerin ve konjonktürel değişimlerin de etkisiyle son yıllarda İslam karşıtlığının arttığını görüyoruz. Özellikle bazı Müslüman görünümlü örgütlerin Avrupa’nın göbeğinde terör olaylarına bulaşması, İslam’ın imajını ciddi şekilde etkiledi. Ama bu durum İslam karşıtlığı için bir gerekçe olamaz. Özellikle Batı’nın ‘refah’ düzeyinden uzaklaşması, işsizliğin artması ve ekonomide bozulmaların başlaması; insanları sorumlu arama çabasına itti. Ve böylelikle Müslümanlar önemli bir hedef haline geldi. Şu anda Fransa, Polonya ve Macaristan gibi ülkelerde aşırı ırkçı ve İslam karşıtı partilerin yükselişte olduğunu görüyoruz. Bu aslında Avrupa medeniyetinin bir krizi demektir. Önümüzdeki yıllarda bu krizin içerisinde ciddi kırılmalar olabilir. Bu durum, uluslararası insan hakları örgütlerinin üzerinde durması gereken bir meseledir.”[2]

Panelde 182 sayfalık Raporun özet sunumunu yapan Kadir Canatan; Hollanda’da 2000’li yıllardan itibaren aşırı sağın yükselişe geçtiğine ve özellikle aşırı sağın anti-İslami söylemlerinin sürekli kamuoyunu rahatsız ettiğine, keza İslamofobik gelişmelerin tırmandığına dikkat çekti.

2014 Yılı Hollanda İnsan Hakları Raporu’nda emeği geçenleri tebrik ediyor, ‘üçüncü dünya ülkeleri’ne istediklerini yaptırmak için baskı aracı olarak her yıl ülke ülke insan hakları raporları yayınlayan Batılı devletlerin hak ihlallerini ortaya koyacak bu gibi çalışmaların artmasını niyaz ediyorum.

Savaşın ve şiddetin sorun çözme yöntemi olmadığını büyük bedeller ödedikten sonra çok iyi kavrayarak Avrupa Birliği’ni kuran Avrupa toplumlarının; Avrupa’nın en üstün değeri olarak gördükleri insan hakları ve demokrasi söylemlerinde kendini inkâr etme çelişkisine düşmemek ve sadece ‘yabancılar’ın değil, dolaylı olarak kendi geleceklerini de büsbütün mahvetmemek için bu rapora kulak kabartmasını temenni ediyorum.

Bütün bir insanlık, insanlığın bekası için hep birlikte Son Elçi’nin şu muhteşem çağrısına kulak vermek durumundadır:

“’İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız; zulmederlerse biz de zulmederiz’ diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilakis iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.” (Tirmizî, Birr, 63).

 

Kaynak:

 2014 YILI HOLLANDA İNSAN HAKLARI RAPORU

İslamofobi ve Entegrasyon Arasında Azınlıklar

Hazırlayanlar:

Prof.Dr. Kadir CANATAN, Doç.Dr. Ahmet YÜKLEYEN,
Yrd.Doç.Dr. Fatih SERBEST, Dr. Adayı Fatih OKUMUŞ

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Yayını, Aralık 2015, İstanbul, 170+xii s.

(Kitabın basılı ya da pdf nüshası [email protected] adresinden istenebilir).

[1] Örnek bir haber için bakınız: http://www.iha.com.tr/haber-hollandanin-2014-yili-insan-haklari-karnesi-cikarildi-521610/

[2] http://www.milliyet.com.tr/islam-karsitligi-bati-dunyasinda-ivme-istanbul-yerelhaber-1137775/

Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page
MISIR’DAKİ SİSTEMATİK HAK İHLALLERİNİ GÖREBİLMEK
“2014 YILI HOLLANDA İNSAN HAKLARI RAPORU”NU KENDİ SINIRLARI ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRMEK

Yorum yap

Yorum

13 Yorum

  1. Kendileri dışındaki insanları önce kendilerinin hizmetçisi ve kölesi olarak gören kibirli ve küstah batı aklının yine aynı insan topluluklarına yönelik hazırlattıkları hak ihlalleri raporları kendi karanlık dünyalarını örtmeye yönelik bir tutum olduğunu ifade edebilecek içerikte bir çalışma, müstefit oldum. Hollanda ile sınırlı kalmamasını dilerim…

  2. Allah azzevecellenin selamı yeryüzünde zulme ugramış garip ve yetim mazlumların üzerine olsun sevgili dostum
    Tüm akademik yazıların içerikli ve gayet güzel muhabbetle
    Mansur

  3. Bismillah,
    Hocam çok harika bir gelişme. Sayılarının artmasını umuyorum. Umutsuzluk zincirlerinin kırılması ve İslam dünyasının özgürleşmesi için, Batı araştırmaları son derece önemli. Ne yazık ki şiddet ile İslam dünyası özdeşleştirildi. Nesne konumundan çıkabilmemiz için oksidantalizm çalışmaları kaçınılmaz. Kadir Canatan Beyin bu girişimi örnek niteliğinde.
    Akademik dünyada Marife dergisi, “Oksidantalizm” sayısı yayınlayarak bu meseleye dikkat çekmişti. Şu anda ülke yönetiminin yapması gereken; psikologları, sosyologları, ilahiyatçıları Batı’ya gönderip inceletmesi, sonuçları rapor ettirmesi ve TRT World ve TRT Arapça kanalları aracılığıyla dünyanın gündemine taşımasıdır.
    Rus kilisesinin Suriye’ye Rus ordusunun müdahalesini “kutsal savaş” ilan etti. Ancak hala Müslümanlar kötü, Hristiyanlar iyi….
    Allahu Teala çalışmalarınızı bereketlendirsin.


  4. Warning: printf(): Too few arguments in /srv/users/serverpilot/apps/fethigungornet-ubeydgwp2/public/wp-content/themes/independent-publisher/inc/template-tags.php on line 93

    Değerli hocam çalışmalarınızın devamını diliyorum.Hak kavramı batılı bir zihinde çıkar ifadesiyle kendine yer bulduğu surece ihlaller suregelen bir politika olarak devam edecektir.Oznenin Nesne ye karşı belirleyiciliği ne ise Batı/çıkarcılığı ingiliz Yahudi medeniyeti gölgesinde fetret devrimiz son buluncaya kadar devam edecektir.Kurumsallaşmış , hakkı referans alan bir liderliğin dirilişi ve kavramsal bir meydan okuma başlangıcına ihtiyacımız var ……selam ve dua ile

  5. Sa.Aziz dostum müstefit oldum güzel bir çalışma.Rabbim razı olsun.Ülkemiz etrafında gelişen menfur zulüm gözyaşıve kan yıllardır batının içinde gizlediği kusmuğudur.Batı uzun süre bunu içinde tutamaz.Selam ve dua ile.

  6. Sayın Hocam ellerinize sağlık, Batıdaki İslam düşmanlığını ne güzel somutlaştırarak aktarmışsınız. Bunlar hayran olduğumuz Avrupa’nın ikiyüzlülüğünün en güzel tezahürlerinden. Kendileri müslümanların aleyhine olacak olaylara zemin hazırlayıp, yine kendileri kıyametler koparıyorlar. Bunun tek bir nedeni var İslam düşmanlığı, din düşmanlığı. İçi kof, ahlaksız, vicdansız nesiller yetiştirmek istiyorlar da onun için en büyük engel dini görüyorlar.
    Allah kör olmuş vicdanlarını ve gözlerini bir an önce açsın inşaAllah.
    Selam ve dua ile,

  7. Allah razı olsun,güzel bir çalışma. keşke diğer dillere de çevrilip Batı’nın idrakine sunulsa, eylemlerine ve kirli fikirlerine ayna olsa bu ve benzeri yazılar.
    Teşekkürler.

  8. Hocam bu güzel yazınız için tebrik ederim. Rapor başlı başına bir ekol olmuş. Raporda emeği geçenlere de ayrıyetten teşekkür etmek gerekli. Benim naçizane fikrim yaşanan ötekileştirmelere, zulümlere biraz daha örnek eklemek olur malum okuyucuların yaşanan sıkıntılar daha fazla ilgisini çeker. Bir de sonuç kısmında Peygamber’imizin hadis i şerifi kısmı yani öneri kısmı biraz daha genişletilebilir ki bizler ne yapmamız gerektiği konusunda siz uzmanların fikirleri ile aydınlanabilelim. Saygılarımla

  9. Görünen o ki, ötekine saygı ya da hoşgörü, ötekiyle gerçek anlamda yüzleşmeden anlaşılamıyor… Batılıların kendileri gibi düşünmeyenlere reva gördüklerini anlamak için geçmişten bu güne ortaya koydukları uygulamalara bakmak yeterli olur herhalde…
    Hem Batılılar için hem de bütün insanlığın hayrı için bu coğrafyada yaşayan sıradan insanın kendi gerçekliği ile karşılaşmasını sağlayacak çalışmaları çoğaltmak gerekiyor.

  10. Batı görevini yapıyor. Bizi üzen tarafı bize yaptırılması. Suç, hazırcı, kolaycı, mazeretçi, rivayet kültürüne sıkı sıkıya bağlı cahil kardeşlerimizindir.
    Başarılı çalışmalarınızın devanı dilerim.

  11. Sa, degerli abicim..yaziniz guzel olmus zihninize saglik. Guzel bir rapor analizi..bu yazinin devaminda cozum icin batinin ve islami camianin neler yapmasi gerektigi irdelenmeli diye dusunuyorum. Muslumanlarin bu sorunun ve cozumun bir parcasi oldugunu anlama vakti coktan geldi. Yabancilarla iliskimizi fikhin gayrimuslim algisindan cikarip, insan eksenli bir iliskinin cozume cok katkisi olacagini dusunuyorum
    dr idris sahin

  12. Ellerinize ,beyninize sağlık Fethi Hocam teşekkürler…, artık tuzun da koktuğuna delalet etmekte Hollanda örneği ve yaşadığımız,gördüğümüz her şey,her olay adım adım kıyamete doğru yol aldığımızın kesin kanıtları gibi değil mi zaten? selametle..

  13. Sevgili Fethi Kardeşim,
    Üniversitemiz öğretim Üyelerinden Prof.Dr. Kadir Canatan koordinatörlüğünde hazırlanan raporla ilgili daha önceki ve bu yazınız çok güzel olmuş. Gönülden kutluyorum. Raporu hazırlayan akademisyenlerimizi, tanıtım ve değerlendirme paneline katılan değerli bilim adamlarını, gazetecileri, bu yazılarınız vesilesiyle değerlendirme yapan arkadaşları, hasılı, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Bu tür çalışmaların islamafobinin artmasını tetikleyen diğer ülkeler ile ilgili de yapılmasını ve bunun dünya Medya’sında çarpıcı bir şekilde yeralması için stratejilerin üretilmesini temenni ediyor genç araştırmacı kardeşlerimizi bu konuda daha fazla gayret göstereceklerini , sorumluluk alacaklarını ümid ediyorum.
    Bu arada, İslam düşmanlığını tetikleme aracı olarak kullanılan işid ve benzeri enstrümanların kimler tarafından , ne zaman, hangi stratejilerle üretildiğini belgelerle ortaya koyan çalışmaların yapılarak çarpıcı bir şekilde dünya gündemine taşınmasının yollarının aranmasının da faydalı olacağı kanaatindeyim.
    Dua ve Sevgilerimle.
    Ramazan EVREN