-- Diriliş Postası, Sorunlarımızla Yüzleşmek

ÇÖZÜM ARAYIŞINI BİRLİKTE SÜRDÜREBİLMEK

Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page

“Mü’minler sadece kardeştirler; öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki, O’nun merhametine mazhar olasınız!” (Hucurât 49:10).

“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buharî, Edeb 27; Müslim, Birr 66).

Son bir ayın içinde Türkiye’de Âlem-i İslam için umut vadeden üç mühim toplantı gerçekleşti. Sorunlarımızla yüzleşerek elbirliğiyle çözüm arayışına girmenin güzel numunelerini teşkil eden ve ilk ikisine gözlemci, sonuncusuna ise üye sıfatıyla katıldığım bu umut vadeden toplantılara, çözüm çabalarına örnek olmaları açısından dikkat çekmek istiyorum.

 

Orta Doğu Düşünce Kuruluşları Buluşması

Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın (YTB) işbirliğiyle gerçekleştirdiği Orta Doğu Düşünce Kuruluşları Buluşması’na 17 ülkeden seçkin düşünce kuruluşlarının temsilcileri, 85 uzman ve düşünür katıldı. 15-16 Eylül 2015 tarihinde Ankara Meyra Palace Hotel’de gerçekleştirilen toplantıda, “Huzurlu ve İstikrarlı Bir Ortadoğu İçin Ortak Vizyon” başlığı altında; halen yaşadığımız ağır sorunlar, Türk-Arap ilişkilerinin geldiği nokta, terör, mültecilerin karşılaştığı zorluklar, İsrail’in Mescid-i Aksa’yı bölme planı ve Gazze ambargosu müzakere edilerek; bölgemizdeki krizlerinin çözümünde barışçıl yöntemlerin öncelenmesi, sorunların etnik ve mezhep temelinde değil, hak, adalet ve iyi komşuluk prensipleri çerçevesinde çözülmesi ve özellikle İran’ın komşu ülkelere müdahale anlayışından vazgeçmesi gerektiği vurgulandı.[1]

 

Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dinî Liderler Zirvesi

Ulus devletçilik, etnik milliyetçilik, fakirlik ve cehalet, Âlem-i İslam’ın varlığına kasteden en büyük tehlikelerdir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ev sahipliğinde 13-16 Ekim 2015 tarihlerinde İstanbul’da akdedilen I. Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dinî Liderler Zirvesi’ne 37 Asya-Pasifik ülkesinden, içlerinde bakan seviyesinde katılımcıların da yer aldığı 125 Müslüman dinî lider ve temsilci iştirak etti.

13 Ekim 2015 salı günü İstanbul Conrad Otel’de yaptığı açılış konuşmasında Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Mehmet Görmez hocamız, kardeşlik ahlakının ve kardeşlik hukukunun icaplarını yerine getirme gayretiyle düzenledikleri toplantının en önemli gayesinin marifet alış verişinde bulunmak olduğunun altını çizdikten sonra; ulus devletçilik, etnik milliyetçilik, fakirlik ve cehaletin Âlem-i İslam’ın varlığına kasteden en büyük tehlikeler olduğuna; bir vücudun organları ve bir binanın tuğlaları gibi dayanışma, yardımlaşma ve her şeyden önce de iletişim içinde olmak; kaybettiğimiz hikmeti yeniden kazanarak barışı yeniden tesis etmek; ümmetin birer parçası olarak birliğimizi ve bütünlüğümüzü sağlamanın çabası içinde olmak; sadece din kardeşlerimizle değil, Müslüman olmayı fıtraten bekleyen milyarlarca kardeşimize karşı da paylaşım temelinde bir tutum sergilemek ödev ve sorumluluğumuzun farkında olmak gerektiğine vurgu yaptı.[2]

16 Ekim 2015 tarihinde ise muhterem Diyanet İşleri Başkanımız, misafirlerin cuma namazını kıldığı Sultanahmet Camii’nde irad ettiği ve hicri 1437. yılın İslam âlemine şefkat, merhamet, adalet ve hayırlar getirmesi duasıyla başladığı hutbesinde; hicretin alelade bir göç hareketi olmadığını, bilakis bir düşünce ve bir hayat tarzı olduğunu, her türlü kötülükten hakka, adalete, merhamete, iyiliğe, güzelliğe ve fazilete doğru yürümek anlamına gelen hicretin Efendimizin şahsında bütün müminlere emredildiğini izah etti.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da zirveye nokta koyan hitabesinde; kime ve neye hizmet ettiği meçhul nevzuhur terör örgütleri üzerinden İslam âleminin töhmet altında bırakılmak istendiğine, Müslüman coğrafyanın fay hatlarıyla bilinçli bir şekilde oynandığına, İslam dünyasını kan ve ateş denizine çeviren sürecin arkasında hangi dinamiklerin ve hangi kirli hesapların olduğunun artık görülmesi gerektiğine, bizim medeniyetimizde insanın inanın kurdu değil, müminin müminin güven yurdu olduğuna vurgu yaparak ümmetin zedelenmiş hafızasını onarma, yaralanmış bilinçlere şifa olma ve Müslüman nesillere rehberlik etme sorumluluğunun en başta âlimlerde olduğunu ifade etti.

 

Müslüman Dinî Liderler Zirve Toplantıları

  1. Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dinî Liderler Zirvesi’nin kapanış oturumunda ilan edilen sonuç bildirgesinde de vurgulandığı üzere, son yıllarda küresel ölçekte hizmet sunmaya başlayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ihtiyaç, beklenti ve talepler doğrultusunda dünyanın çok farklı coğrafyalarında yerel dinî yapılarla iş birliği imkânlarını geliştirme çabası takdire şayan bir sorumluluk örneğidir. Son on yılda yoğunlaşan Avrasya İslâm Şûrası (I-VIII), Afrika Dinî Liderler Zirvesi (I-II), Balkan Müftüleri Toplantısı (I-VII), Avrupa Müslümanları Buluşması, Dünya İslâm Bilginleri Barış, Sağduyu ve İnisiyatif Girişimi, I. Latin Amerika ve Karayip Adaları Müslüman Dini Liderler Zirvesi gibi uluslararası toplantılara eklenen son zirve toplantısı son derece anlamlıdır. Zira, bugün Müslüman nüfusun üçte ikisini teşkil eden Asya-Pasifik coğrafyasındaki Müslümanların özellikle son iki asırda maruz kaldıkları işgal ve sömürgecilik sebebiyle yaşadıkları sorunlara birlikte çare aramak, öncelikle tanışıklığı tazelemekle başlar. Müslüman halkların bölgesel ölçekle yetinmeyip kıtalar arası düzeyde dinî, kültürel ve tarihî ilişkilerini yeniden kurmaya başlaması ümmetin bekası için kaçınılmaz bir görevdir. Zira, son birkaç yüzyılın muhataralı sayılabilecek geçmişi içinde aidiyet, itibar ve ortak ufuk belirleme noktasında ciddi sarsıntılar yaşayan bölgesel Müslüman varlığı, bugün bütün bu sorunların üstesinden gelebilecek bir zihin açıklığı ve tasavvur imkânına ihtiyaç duymaktadır.

 

“Kesret İçinde Vahdet: Hikmet ve Barışı Yeniden Düşünmek” teması altında 4 gün boyunca 8 oturum halinde gerçekleştirilen zirvede, Asya-Pasifik Müslümanlarının bölgesel ölçekteki sorunları, çözüm önerileri ve işbirliği imkânları ortaya konmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfı’nın Asya-Pasifik Müslümanlarına yapabileceği katkıların ve yeni ortak çalışma alanlarının müzakere edildiği dinî liderler zirve toplantısında, Asya-Pasifik Müslümanlarının bugün yaşamakta oldukları sorunlar, gelecek tasavvurlarına yön veren mevcut durum analizleri ve dünya Müslümanlarını ilgilendiren temel konularla ilgili hususlar 20 maddelik bir sonuç bildirgesiyle kamuoyuna duyurulmuştur.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dünyanın çok farklı coğrafyalarında yerel dinî yapılarla iş birliği imkânlarını geliştirme çabası takdire şayan bir sorumluluk örneğidir.

Sonuç bildirgesinde öne çıkan vurguları şu şekilde özetlemek mümkündür:[3]

  1. Tüm mahlûkata karşı şefkat ve rahmetle muameleyi emreden Din-i Mübin-i İslâm, kimden gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun terörün her türlüsünü reddeder. “Bir insanı katleden tüm insanlığı katletmiş gibidir.”
  2. Bütün Müslümanlar, makâsıdu’ş-şeria eksenli bir dindarlığı geliştirmek için, kitle eğitim programları üzerinde çalışmalıdır. Hac organizasyonu bütün boyutlarıyla yeniden gözden geçirilmelidir.
  3. Müslüman dünyanın içinden geçmekte olduğu bu zorlu süreci en az zararla atlatarak yeniden selam, eman ve güven ortamına kavuşturulması, Müslümanların çokluk içinde birliği sağlamalarına, İslâm’ın insanlığa takdim ettiği ilim, hikmet ve marifet yolunu takip etmelerine, barış, adalet ve merhameti yeniden tesis etmelerine ve kurumsallaştırmalarına bağlıdır.
  4. Mescid-i Aksa, Müslümanların mabedi olma hüviyetinden, Harem Bölgesi de tarih boyunca var olan dinî ve manevî statüsünden çıkarılamaz.
  5. Çokluk dünyasının gereklilikleri, ölçüt ve değerleri ne kadar çok çeşitlilik arz ederse etsin, Müslümanlar için gerekli ve geçerli olanı temel/ortak sabiteler etrafında birlik ve dayanışma içerisinde insanlara örnek bir ümmet olmayı başarmaktır. Müslümanlar, mezhepçiliğin ve aşırı-zorlama yorumlara dayalı din anlayışlarının beslediği çatışmalar dahil her türlü şiddet ve kaos ortamından ancak bu şekilde kurtulabileceklerdir.
  6. İslâm dini, insanlığa barış, huzur, güven ve iki cihan saadeti sağlamak için gelmiştir.
  7. Bir endüstri hâline getirilen İslamofobia, kültürel bir yanılsamadır ve haddizatında bir insanlık suçudur. İslâm başta olmak üzere dinlerin mukeddesatına yapılan hakaret, tezyif ve tahkir girişimleri uluslararası hukuk metinlerinde birer nefret suçu olarak nitelenmeli, bu hususta çatışmayı değil, barış ve çözümü esas alan çaba ve gayretler teşvik edilmelidir.
  8. İslam düşmanlığı, üzerinde çalışılmış mühendisliklerin bir ürünü olup hem Müslümanların hem de genel kamuoyunun algıları manipüle edilmekte, inceltilmiş yöntem ve tekniklerle adeta kurumsallaştırılmaktadır.
  9. Bilhassa Şiileştirme ve Selefileştirme üzerinden tırmandırılmak istenen ve ümmetin birlik ve beraberliğini tehdit eden gerginlikler, doğru bilgi ve sahih arayış içinde sürekli kendini yenileme gayretinde olan bir muhteviyat geleceğimizi aydınlatacaktır.
  10. Bazı mezhepçi ve aşırı-zorlama yorumlara dayalı kimi dini akımların, Asya-Pasifik Coğrafyasındaki adalarda bin bir zorlukla varlıklarını devam ettirmeye çalışan Müslüman azınlıklardan yeni taraftarlar toplamak amacıyla oralara maddi imkânları seferber etmesi en hafif ifadeyle gayr-i ahlakiliktir.
  11. Dini bilginin bilinen çerçevede işleyen yapısı, varlığımızı, güç ve irademizi besleyici karakterinden uzaklaşmış durumdadır. Bugün geleneğin müstakim takipçilerini izleyerek ihya ve ıslaha ağırlık verip, müfredatımızı yeniden gözden geçirmek suretiyle günün icapları içinde sağlıklı arayışlara fırsat tanınmalıdır.
  12. Orta Doğu’da ortaya çıkan ve İslâm’ı tekeline alan, kendisi gibi inanmayanları tekfir eden, ahlak ve hukuk tanımayan kirli savaşları cihat olarak telakki eden bazı türedi anlayışların, Asya-Pasifik ülkelerindeki Müslümanlara sirayet etmemesi için bu coğrafyalardaki kadim dinî, kültürel ve tarihî dokunun korunması büyük önem arz etmektedir.
  13. Asya-Pasifik ülkelerinde yaşayan yeni kuşaklara sağlıklı din eğitimi sunmak maksadıyla hazırlanacak müfredat ve programlar, bilgiyi dinî ve gayr-i dinî diyerek bölmeyen, insani ve toplumsal gerçeklikleri dikkate alan, geleneksel bilgi mirasıyla günümüz olgusunu birlikte değerlendiren, bilgi ve bilim üreten bir anlayışa sahip olmalıdır.
  14. Dünyanın değişik bölgelerinde azınlık statüsünde yaşayan Müslüman kardeşlerimizin dinî, sosyal ve kültürel varlıklarını koruma ve geliştirme amacıyla başlatılan girişimleri sürdürmek ve çözüm önerileri için adımlar atmak öncelik arz etmektedir. Bu nedenle yakın zamanda gerçekleştirilmesi düşünülen “Dünya Müslüman Azınlıklar Kurultayı”na ilgili Asya-Pasifik ülkelerinin katılımları sağlanmalıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığınca daha önce kurulan altı platformun öncülerinin bir araya getirildiği “Dünya Müslüman Dini Liderler Zirvesi”nin 2016 yılında İstanbul’da gerçekleştirilmesi teklifi de dikkate alınması gereken önemli bir vurgu olmuştur.

 

Uluslararası Aile Enstitüsü Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı

Çatısı altında 6 kıtaya yayılmış 61 ülkeden üçyüzü aşkın gönüllü kuruluşu barındıran İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin (İDSB) 17 Ekim 2015 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirdiği toplantıda Uluslararası Aile Enstitüsü kuruluş çalışmalarının tamamlanması amaçlandı.

24-25 Ocak 2015 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen ve 30 ülkeden yaklaşık 500 STK temsilcisi, ilim adamı, akademisyen ve bürokratın katıldığı “Değişen Dünyada Bireyler Arası Etkileşim Ağı Olarak AİLE: Şefkat, Hürmet, Nezaket, Paylaşım” başlıklı İDSB II. Uluslararası Aile Konferansı’nda, İslam ümmeti adına aile sorunlarını araştırmak ve çözüm önerileri geliştirmek maksadıyla Uluslararası Aile Enstitüsü’nü (UAE) kurma kararı alınmıştı.[4]

17 Ekim 2015 Cumartesi günü İstanbul Berr Otel’de ilk toplantısını gerçekleştiren Yüksek İstişare Kurulu, Uluslararası Aile Enstitüsü’nün organizasyon yapısı, kapsamı, faaliyet tarzı, bütçesi gibi temel konular üzerinde müzakereler yürüttü. 17 ülkeden altmışa yakın temsilcinin katıldığı toplantıda, müzakere notlarını tasnif ederek tüzük, yönetim şeması, faaliyet takvimi ve bütçe gibi çalışmaları yapacak bir komisyon oluşturuldu…

Türkiye başta olmak üzere İslam dünyasının; sorunlarını farkettiğini, bu sorunları çözme iradesini ortaya koyduğunu, çözümü birlikte aramak ve bedel ödemek gerektiğini gayet iyi kavradığını gösteren bu her üç toplantıda emeği geçen sorumluluk bilinci yüksek zevata minnet ve şükranlarımı sunuyor, Rabbimizden bu fiili ve samimi duaları bereketlendirmesini niyaz ediyorum.

[1] http://sde.org.tr/tr/newsdetail/orta-dogu-dusunce-kuruluslari-bulusmasi-ankarada-gerceklestirildi/4395

[2] http://diyanet.gov.tr/tr/icerik/‘i-asya-ve-pasifik-ulkeleri-musluman-dini-liderler-zirvesi’-istanbul’da-basladi…/29203

[3] Sonuç bildirisinin tam metni için bakınız: http://diyanet.gov.tr/tr/icerik/i-asya-pasifik-ulkeleri-musluman-dinî-liderler-zirvesi-sonuc-bildirgesi-13-–-16-ekim-2015-istanbul/29210

[4] http://www.idsb.org/tr/?p=2028

Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page
MEZHEBİN MÜKTESEBATINI KUR’AN’A ARZEDEBİLMEK
CEVDET SAİD’İ TANIYABİLMEK

Yorum yap

Yorum