-- Çağının Şahidi Olmak, Diriliş Postası

ÂKİF’İN YÜKSEK SORUMLULUK BİLİNCİNE ERİŞEBİLMEK

Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page

“Zeminlerden, semâlardan taşarken feyz-i Rabbânî,

Olur kalbin tecellîzâr-ı nûrâ-nûr-i Yezdânî.

Musağğar cirmin amma gâye-i sun’-i İlâhîsin;

Bu haysiyyetle pâyânın bulunmaz, bîtenâhîsin!”

 

Âkif Gibi Kur’an’ı Hayatın İçinden Yorumlayabilmek

İstiklâl Harbi’nin millî birlik ve beraberlik ruhuyla kazanılmasında pek mühim bir tesiri olan İstiklâl Marşı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 12 Mart 1921 tarihinde kabulünün 95. sene-i devriyesinde, büyük insan Mehmet Âkif Ersoy’dan iktibas ettiğimiz hakikatli fikirlere ilişkin okuyucu yorum ve değerlendirmelerinin ikinci kısmını paylaşıyorum:

 

“Pek çok hususiyetleri yanında takva sahibi olması ve kınayanların kınamasından korkmaması, adaleti ilke edinmesi, namusu ve çalışkanlığı ile Âkif örnek almamız gereken mühim bir şahsiyettir. Kanaatimce Âkif, cüz’i iradelerimizi sonuna kadar kullanmamızın, çok çalışmamızın ve topyekûn gayret içerisinde olmamızın ibadet olduğunu öğretmek istedi bize. Gayret noksanlığı neticesinde ümmetin başarısızlığa uğraması, bizi neredeyse küfre götüren bir yeis bataklığına düşürdü. Nihayetinde tarafgirlik, ırkçılık, mezhepçilik, cemaatçilik, hemşericilik gibi mikromilliyetçilik hastalıkları biz sardı ve boğuyor. Tevhit inancı kapsamında umudun, gayretin ve ayrımsız birlikteliğin anlatılmasına ısrarla devam edilmeli. Âkif’i anma merasimlerimizin onu anlama gayretine dönüşmesi duasıyla.” (İlyas Kelek).

“Meal çalışması yapmış diğer zevattan farklı olarak, Kur’an’daki iç ahengi mealinde yakalamış, pek kıymetli mealinin kirli zihniyetlerce İslam’a darbe projesinin parçası olarak kullanılmaması için onun yakılmasını vasiyet etmiş büyük şahsiyet Mehmet Âkif Ersoy’u tekrar tekrar gündeme getirmek gerekir… Ufku-dimağı açık imanlı h/er kişinin, Rabbim çalışmalarını bereketlendirsin. Âkif’e rahmet ola, eserleri kıymetli birer hazine! Her dem Kur’an’ın ışığında canlı-diri. D/alıp çıkaranlara selam olsun!… Tevhidin sosyal hayatta bulduğu karşılık olan ‘kardeşlik’ bilincine yeniden kavuşmak ve ‘imanda kardeş, insanlıkta eş’ formülünü yeniden Kur’an’dan hayata geçirebilmek duası ile…” (Nihal Kuzucu).

“Merhum Âkif 20. asra süzülüp gelen kutlu bir sahabi misali, gayba imanın doruğunda, hakikatin kule nöbetçisi olarak sürekli ümmeti kendine getirme çabası içinde olmuştur. Ümmeti sarıp sarmalayan cehalete, emperyalist saldırılara, içten gelen çürümelere, çarpık kader ve tevekkül anlayışlarına ve hurafelere karşı sahih olanın, hakikatin hadimliğini yapmış, sanatını ve hayatını tevhid edebilmiş bir şahsiyettir.” (Abbas Ataman).

“Mehmet Âkif yapması gerekeni yazıyor, yazdığı gibi de yapıyor ve yaşıyordu. Biz de Müslüman fertleriz, lâkin, bırakın bir İslam devlet nizamına sahip olmayı, sokaklarda Müslümanların yaşadığına dair bir iz bile göremiyoruz! Âkif, yaşadığı çağa hayatı ile örneklik gösterdi. Yazdığını yaşadı, yaşadığını yazdı. Bizim sorunumuz inandığımızı yaşayamamakta. Merhum Âkif paylaşmanın lüzumundan bahsediyordu ve Ankara kışında ceketle dolaşıyordu; çünkü paltosunu bir fakire giydirmişti. Kendi nefsim başta olmak üzere, bizim durumumuz maalesef farklı. Bizzat örneklik gösteremediğimizden dolayı söylediklerimizin tesiri olmuyor, vesselam” (Ahmet Us).

“Âkif gibi bir büyük önderin, kaynağını Kur’an ve sünnetten alıp ilahi gönül suyuyla yoğurup kalbinden fışkıran âb-ı hayat kaynağını tekrar canlanma ikliminde yeni nesiller ve günümüz insanlarına nakşeden çabalarınızdan dolayı hürmetlerimi bildirir, kaleminizin gücünü artırması için Yüce Allah’a niyaz ederim.” (Ali Vayvaylı).

“Düşüncelerini Kur’an’la hamurlaştırıp tohum olarak bu topraklara serpen büyüğümüz Mehmet Âkif’ten Allah razı olsun. O üzerine düşeni ziyadesiyle yapmaya çalıştı. İnşaAllah bizler de onun bıraktığı yerden devam ederek elimizden geldiğince görevimizi yapmaya gayret edelim.” (Ebubekir Akbaş).

 

Âkif’in Güç Kaynağından Beslenebilmek

“Mehmet Âkif, toprağın çorak, iklimin kurak olduğu bir ortamda yetişti. Allah’ın ona verdiği güç, iman ve irade ile iklimi değiştirdi, toprağı yeşertti. Çorak toprağın insanlarına, ‘ya istiklal, ya ölüm’ dedirtmesini bildi. İslam’ın son kalesini ayakta tutacak olan iman gücüne can verdi. Onun güç kaynağından beslenmeyen, etraftan dolanan sahte kahramanlar, onu yok saymakla işlenen günahın cezasını çeken bu millet, sizlerin gayretleri ile geç te olsa, onun kaynağından güç almasını öğrenecektir… İnsan olmanın gereklerini Âkif’ten daha iyi anlayan ve anlatana rastlamak çok zordur. Onun üstün akıl ve iman gücü ile sorumluluk bilincinin zirveye ulaştığını görüyoruz. Âkif, vaazları, şiirleri ve yazıları ile Allah’ın insana verdiği en büyük nimet olan aklı ve İslamiyet gibi muazzam bir güç kaynağını en iyi şekilde anlatmaktadır.” (Yaşar Nogay).

“Mehmet Âkif’ in güç kaynağı dün vardı, bu gün de var, ilelebet var olmaya da devam edecektir. Önemli olan o kaynağı anlayabilmek ve gerçek manası ile halka aktarabilmektir. O, Kur’an-ı Kerim’in mesajlarını derinlemesine özümsemiş ve tüm benliği ile buna inanmıştır. O’nun, esaretle İslam’ın ve ibadetin hiç bir koşulda bağdaşmayacağını haykırmasını, bağımsızlık mücadelelerine destek vermesini ve her fırsatta halkını aydınlatmaya çalışmasını, mütevazı hayatını, halkının esareti kabul etmeyeceğine olan güveni ve inancının haklı çıkmasının ona coşku ile söylettiği dizeler bütünü olan İstiklâl Marşı’nın tam metnini yazdığı halde yarışmaya göndermeyişini, ısrarlar üzerine teslim ettiğinde hak ettiği ödülü almayı reddedişini bir düşünün. Bir de 90 yıl sonrasını, bu günü değerlendirin. Aynı güç kaynağı Kur’an-ı Kerim’in içerdiği ideal insan hedefli temel prensipleri basit ve sevecen anlatımlarla halka kavratmak ve sevdirmek gibi kutsal görevi olanlardan bir kısmının bu görevlerini günümüz teknolojisini de kullanarak maalesef ticari ve siyasi kazanç aracı olarak kullanmakta beis görmemelerini göz önüne aldığınızda Âkif’in güçlü inancına, sade hayatına, çıkarsız hizmet, adalet ve bağımsızlık anlayışına hayran olmamak ve saygı duymamak mümkün müdür?” (Muhittin Ünal).

 

Beraberliğin Kurucu, Tefrikanınsa Yıkıcı Gücünü Görebilmek

“Âkif’in “Cemâ’atten uzaklaşmak, uzaklaşmaktır Allah’tan” mısraı ‘cemaat’ kavramının o zamandan bu zamana ne denli vahim bir anlam kaymasına uğradığını kanıtlıyor. O zaman cemaat ‘toplanarak bir olmak’ manasına gelirken, günümüzde ‘fırkalara ayrılarak kamplaşmak’ anlamına gelmeye başlamış! Ne kadar acı, değil mi?” (Tuba Erdem).

 “Mehmet Âkif hocamızın kahrını çektiği gelişmeler değil midir bugün yüzleştiklerimiz?! Âkif gibi unutulmaya yüz tutmuş bir çok değerimizin olduğuna inanıyorum. Bu zevat, kitapları ve mücadeleleri eksene alınarak küçük risaleler halinde ümmetin kirlenmiş zihin dünyasına sunulmalıdır.” (Mustafa Öner).

“Az gittik uz gittik, dönüp bir de baktık ki, bir arpa boyu kadar bile yol alamamışız. Allah sonumuzu hayretsin. Bunca yıl sonra hâlâ Âkif’in korkularını paylaşıyor, aynı kâbusları görüyoruz, bu zillet de bize yeter! Elbette, hidayeti isteyen için Kur’an ortada…” (Hamide Göktaş).

“Millî duygu bütünlüğü içerisinde iken ayrıştırılan bir millet olduğumuzu, özümüz olan İslam değerleri ve şemsiyesi altında toplanmanın milli bir mesele olduğunu, kavmiyetçiliğin ayrılık ve parçalanmaktan başka bir işe yaramadığını tarihte gördük, hâlâ da görmeye devam etmekteyiz. Haklı ve içten yazınızı Cemil Meriç’in Umrandan Uygarlığa isimli eserinde yer alan şu sözleri ile desteklemek isterim:

“Gelişen toplumlarda insanı insanla kaynaştıran, yığını millet yapan, inanç birliği. İnananlar kardeştir, diyor İslâmiyet. Kan biyolojik bir mefhum: karanlık, esrarlı, kör. İnsanlaşmak biyolojinin esaretinden kurtulmaktır. Tek insanî değer var: iman. İman ayırmaz birleştirir. İman yani hisle yoğrulan, heyecanla kanatlanan, yaşayan ve yaşatan düşünce.” Asabiyet anlayışımızı nesep asabiyetinden sebep asabiyetine geçirebilirsek işte o zaman ancak daha çok bütünleşmiş ve ‘bir’ olmuş oluruz.” (Melek Çaylak).

 

Âkif’in Millî Birlik ve Bütünlük Şuuruna Erişebilmek

“Bizi Âkif üzerine toptancı bir bakıştan kurtararak farklı düşünmemizi sağlıyorsunuz. Yazılarınız göstermiştir ki; tefrikanın her türlüsüne karşı çıkan Âkif, bu milletin kurtuluşu için millî birliğin sağlanmasına ihtiyaç olduğunu şiirlerinde, yazılarında ve konuşmalarında vurgulamış ve birlik olmanın yollarını da ortaya koymuştur. Âkif’in bir asır önce dile getirdiği ve ümmetin en büyük derdi olan ‘tefrika’ dün büyük bir imparatorluk olan Osmanlı’yı yıktı. Şimdi de Türküyle, Kürdüyle, Çerkesiyle, hâsılı yirmi altı etnik kökenin vahdetiyle kurduğumuz imparatorluk bakiyesi Türkiye’yi yok etmek için iç ve dış mihrakların el birliğiyle; ırk, mezhep ve meşrep üzerinden ‘böl, parçala ve yut’ taktiğini kullanarak bizi Endülüs’ün akıbetine hazırlamaktadırlar! Allah bu millete Âkif’i anlayarak tefrika belasından kurtulup vahdet aydınlığına çıkmayı nasip eylesin.” (Ethem Paksoy).

“Âkif, “Son siyâset ise Türklük, o siyâset yürümez!” sözünü çok isabetli söylemiş, ama ne kendi zamanında ne de daha sonra kimse onun bu sözünü dinlememiş. Bilakis, bu fikrin tam tersi istikamette koşar adım gidilmiş. Elan aynı yanlış tutum sürdürülüyor. Evet, o siyaset yürümüyor, acı üstüne acı veriyor.” (Mustafa Demir).

“Fikirler, kuvvetlerini his ve heyecanlardan alırlar. Yeis mâni-i her kemâldir. Hamiyet ise; şiddet-i mevânia karşı şiddetle mukavemet etmektir. Bu vecizeler fehvalarınca; ifadelerini Mehmet Âkif’te bulan şevk ve heyecanınızı tebrik ediyor, bizlerin ve Âlem-i İslam’ın şevk ve heyecanına vesile olmanızı diliyorum.” (Şaban Odabaşı).

“Mehmet Âkif merhum, müslüman toplumlarda, maalesef hâlâ devam etmekte olan ‘bir ve beraber’ olamama hastalığına çok güzel teşhis koymuş. Bunu telafi etmenin çarelerinden birinin de insanlarımızdaki cehaleti gidermek olduğunu da güzelce belirtmiş. Bunun gibi doğruları açıkça anlatan eserleri çok okumamız icap ediyor.” (Sait Yolaçan).

“Âkif’in bir asır öncesinden bugünleri görürcesine yazdıklarını hatırlatmak isabetli olmuş. Birliğin yolunun tek olduğunu görmek gerekir. Avrupa kendi arasında birliği sağlarken, bizim aramıza fitne tohumlarını nasıl attığını görmemiz gerekir.” (Mehdi Çetinbaş).

Muhterem hocalarıma, dostlarıma ve henüz vicahen tanışmadığım kıymetli okurlarıma, hakkaniyetli yorum ve değerlendirmelerinden dolayı minnettarım. İnsan güzeli merhum Âkif’le ilgili yazılarımızı, ona hitaben, onun muhteşem “İnsan” şiirinden yazımızın başında iktibas ettiğimiz iki beytinin manzum sadeleştirmesiyle noktalayalım:

 

“Taşarken Rahman’ın feyzi bütün yerlerden, göklerden,

Rabb’in nur üstüne nuru akseder senin sinenden!

Cismin pek küçüktür amma, zirvesi Hak san’atının;

Bu onurla sınırın yok, sonu yok itibarının!”

Yetmiş dokuz sene evvel göçtü hak şairi Âkif,

Cennette en mûtenâ yer olsun mekânı ey Lâtîf!

 

 

Tavsiye Edilebilecek Eserler: 

  1. ERSOY, Mehmet Âkif. (2012). KUR’AN MEALİ: Fâtiha Sûresi – Berâe Sûresi. Yayına Hazırlayanlar: Recep Şentürk ve Âsım Cüneyd Köksal, İstanbul: Mahya Yayınları, 581 s.
  2. ERSOY, Mehmet Âkif. (1969). Kur’an-ı Kerim’den Ayetler (Meâl-Tefsir). Derleyen: Suat Zühtü Özalp. 1. Baskı. Ankara: Sevinç Matbaası, 237 s.
  3. ERSOY, Mehmet Âkif. (1976). Kur’ân-ı Kerîm’den Âyetler. Derleyen: Ö. R. Doğrul. Nakışlar Yayınevi, Yayın no: 14, İstanbul: Üçler Matbaası, 333 s.
  4. ABDÜLKADİROĞLU, Abdülkerim ve Nuran Abdülkadiroğlu. (1992). Âkif’in Kur’ân-ı Kerim’i Tefsiri, Mev’ıza ve Hutbeleri. Ankara: DİB Yayını, 231 s.
  5. ERSOY, Mehmet Âkif. (1994). Kur’an’dan Ayetler. Toplayan: Ömer Rıza Doğrul. Yüksel Yayınevi, İstanbul: Universum Matbaası, 373 s.
  6. ERSOY, Mehmet Âkif. (2010). Düzyazılar, Makaleler, Tefsirler, Vaazlar. (Hazırlayan: A. Vahap Akbaş), İstanbul: Beyan Yayınları.
  7. ERSOY, Mehmet Âkif. (2013). Tefsir Yazıları ve Vaazlar. Hazırlayan: M. Ertuğrul Düzdağ, Ankara: DİB Yayınları.
  8. ERSOY, Mehmet Âkif. (2013). Safahât. Hazırlayan: Abdullah Uçman. İstanbul: Çağrı Yayınları.
  9. CÜNDİOĞLU, Dücane. (2013). Bir Kur’an Şairi. İstanbul: Kapı Yayınları.
  10. DÜZDAĞ, M. Ertuğrul (2004). Mehmet Âkif Ersoy. İstanbul: Kaynak Kitaplığı Yayınları.
  11. ELİAÇIK, R. İhsan. (2010). Mehmet Akif Ersoy. İstanbul: İlke Yayıncılık.
  12. ERDEM, Hatice İslamoğlu. (2012). Kur’an ve Âkif. İstanbul: Düşün Yayıncılık.
  13. KILIÇ, Ahmet Faruk. (2008). Milli Yürek Mehmet Âkif Ersoy’un Din ve Toplum Anlayışı. İstanbul: Değişim Yayınları.
  14. Mehmet Âkif Ersoy. (2013). Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 199 s.
  15. GÜNGÖR, Fethi. (2015). İnsanı Tanımak: Âkif’in “İnsan” Şiiri. Diriliş Postası, 23 Mart 2015. https://fethigungor.net/dirilis-postasi/insani-tanimak/
Share via WhatsappShare on FacebookTweet about this on TwitterShare on LinkedInEmail this to someonePrint this page
AKİF’İN BİLGELİĞİNDEN HAKKIYLA İSTİFADE EDEBİLMEK
CEVDET SAİD’İN FİKİRLERİNDEN İSTİFADE EDEBİLMEK

Yorum yap

Yorum